Yalnızca kırk yıl süren, kısacık bir yaşama sığan bunca yaşanmışlık...
Tamamı, hiçbir zaman hiç kimse tarafından bilinmeyecek.
Çünkü yaşayan öyle istedi.
Öyle olması gerektiğini düşündü ve buna inandı.
Tutkulu bir ülkü aşkı, Türklük sevdası, vatana bağlılık ve bunun insanı taşıdığı inanılmaz çizgiler.
Ölüm ile kol kola, ölümü bile bile ve biraz da ölümü severek yaşamak.
Kahramanım Çatlı, büyük görevlerin büyük işlerin adamıydı.
Gerek Ülkü ocakları içinde aldığı görevlerde, gerekse inancı dolayısı ile devletin ve milletin bekası için aldığı görevlerde büyük başarılar kazanmış, canını bu vatan ve millet için vermekten çekinmemiştir.
Sonunda milletinin gönlünde yerini alarak, bir destan kahramanı olarak bu fani dünyadan göçüp gitmiş, bizlere de o güzel adını bırakmıştır.
Övünelim diye.
Kahramanım Çatlı, Türk milletine olan borcunun hiç bitmeyeceğini söylerdi.
Türk’ü o kadar çok severdi ki!
Ancak sonunda…
Yazgı onu bizden aldı.
Bizi onsuz, Türkiye’yi Reis’siz bıraktı.
Bu millet onu unutmayacak.