Sıcak bir yaz sabahı Osmanlı Devletinin idare merkezi olan Yıldız Sarayını kaplaması gereken kuşlar, sanki etrafta olup bitenden haberi varmış gibi sessizliklerini koruyor, normalde çocukların koşuşturduğu ve şen şakrak seslerin yükseldiği bahçeye ölüm sessizliği hâkim oluyordu. Sadece Yıldız Sarayı mı? Bütün Osmanlı toprakları aynı sessizlikteydi. Vahidettin Han, pencereden dışarıyı seyrederken, aklından bu düşünceler geçiyordu. Ne olmuştu da bu saray bu hallere gelmişti. Bakışları bahçeden boğaza doğru kayarken, gözleri bütün bunların müsebbiplerini görüyor fakat bir şey yapamıyordu. İtilaf devletlerinin gemileri boğaza kadar gelmişler ve Dolmabahçe Sarayının karşısına demirlemişlerdi. Osmanlı Devleti itilaf devletlerinin zulmü altında inliyordu. Padişahın yapacağı bir harekete karşı İngiliz Donanmasının namluları Yıldız sarayına çevrilmişti.